MUHAFAZAKÂRLIK:
Toplumun içinde bulunduğu çağın gereklerini göz ardı etmeksizin, geçmişten gelen tarihi,
kültürel ve medeni birikimleri kaybetmeden, öz dinamiklerinin değişmesine karşı çıkan
toplumsal, kültürel değerlerin korunmasını savunan siyasi bir görüştür.
Muhafazakârlığın Öncüleri:
Fransız devrimine karşıt olan İskoç asıllı İngiliz düşünce filozofu Edmund Burke,
muhafazakârlığı sistemli bir düşünce olarak savunan ilk filozof olmuştur. Özellikle devrimin
İngiltere’ye yayılacağı endişesi duyan Edmund Burke ve İngiliz devlet adamları, çözüm
aramıştır. Burke ise devrime karşı sistemli bir ideoloji oluşturmuştur. Ve bu mücadele fikirsel
alanda olmuştur.
Muhafazakârların Ulaşmak İstediği Toplum: Dinine bağlı, devrimlere karşı çıkan,
geleneklerine sıkı olan, eşitliğe değil hiyerarşiğe inanan, düzen ve otoriteye bağlı, serbest
piyasanın ve de özel mülkiyetin yanlısı olan bir toplum yaratmak amacındadır .
Türkiye’de Muhafazakâr Partiler Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren devrimlere karşıt;
hilâfet, padişah yanlıları olarak ortaya çıkmıştır ve de büyük kitleleri olmuştur. Ancak
ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk buna rağmen büyük devrimler
gerçekleştirebilmiştir. Atatürk’ün desteği ile çok partili hayata geçiş denemeleri her defasında
olumsuz sonuçlanmıştır. Çünkü aralarında Devrimlere karşı zihniyette kurulmadığı halde bu
partiler sonradan yolundan sapmıştır. Bu yüzden Cumhuriyete tehlike görüldüğü için
kapattırılmış veya yöneticileri tarafından kapatılmıştır. Tek parti dönemi böylece 1946 yılına
dek devam etmiştir.
1946’da Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ilk muhafazakâr parti iktidara gelmiştir. Marshall
adında dış yardımlar alarak ve ilk kredi borçlanmasını yaparak iktidarını sürdürmüştür…
1983’ten Günümüze Neoliberalizm ve Muhafazakârlık ?
1983 seçimlerinde iktidara gelen bir muhafazakâr parti ile Türkiye neoliberalizme geçiş
yapmıştır .
Neoliberalizm: Özel sektörün piyasaya hakim olması hedefi vardır. Kamu kesiminin
büyümesini engelleyecek birtakım önlemler alınır. Çünkü kamunun kar oranını arttırması özel
sektörün daralması anlamına gelir. Üretimi sanayi ve Ticarete dayalı serbest piyasa
ekonomisidir.
Sosyalizmde ekonomik üretimi ve fiyatları denetleyen devlettir. Eşitlik esas alınır fakat
neoliberalizmde ise serbest piyasa ve eşitliği ön plandadır.
1970 yıllarında dünyada yaşanan bunalım, gelişmiş ülkelerin kar oranını düşürmüş, sabit
sermaye yatırımlarında azalma baş göstermiş, tüm sanayi dallarında üretken kapasite kullanımı
daralmış, işsizlik ve enflasyon oranları artma eğilimine girmiştir.
Gelişmiş ülkeler bu dönemde kendi aralarında ticaret yapmaya başlamasıyla az gelişmiş ülkeler
dünya ticaret paylarında küçülme yaşanmış ve borçlarını ödeyememişlerdir. Ekonomik yapıları
ithalata dayalı olduğundan borçlanmaya devam etmişlerdir.
Türk ekonomisi ise o bunalım zamanlarında dışa kapalı, ithal ikameci sanayi politikası
izleyerek üretim malları, ara ve temel tüketim malları üreten sanayi sektörlerinin yurt içinde
ikamesine yönelmiş ve kamu sektörünün öncülüğünde hızlı bir yatırım programını başlatmıştır.
Fakat bu ekonomik modelin başlatılmasıyla ithal edilen mallara sınır gelmiş ve üretime geçmek
istemesiyle Türkiye ekonomisi, iç ve dış etkenler nedeniyle bunalıma sürüklenmiştir.
Bu süre zarfında enerji üretim eksikliği, çeşitli mallarda kıtlık, petrol ve bir sürü yan ürünün
ithal edilememesi krizi daha görünür kılmıştır.
12 Eylül 1980 Darbesi ardından 1983 yılında kurulan muhafazakâr bir parti olan ANAP
IMF’den kredi istemiş ve IMF ise kendi şartları kabul ettirmiştir.
Şartları ise kamunun küçültülmesi ve ekonominin serbestleştirilerek dışa açılması… Yani
neoliberal politikaları kabul ettirmiştir.
Bunun sonucunda ise ;
İthalat artmış,
Türk Lirası yabancı paralar karşısında değer kaybetmiştir ve borçlanma hızla artmıştır.
Özelleştirmeler artmış ve devletin borcu gittikçe ağırlaşmıştır. Silahlanmada geri kalmıştır.
Üretimi azalmıştır. 1983 yılından itibaren Yeni Sağ Muhafazakâr Siyasal İslamcı yönetimler
ile bazı Tarikat ve Cemaatler büyümüş, ülkenin her kurumunun içinde yer almıştır.
Ülke geneli betonlaşma artmıştır. Birkaç şirket ekonomik gücü elinde bulundurmuştur. Bu
yüzden siyaseti de etkileyecek duruma gelmişlerdir. Muhafazakârlıkta dini değerler önemli iken
Deizm ve Ateizmde en büyük artış muhafazakâr iktidarlar zamanı yaşanmıştır.
Muhafazakâr bir toplum yaratma hedefi başarısız olmuştur. Fakat muhafazakâr projeler iktidara
gelme açısından başarılı olmuştur.
VOLKAN BÜYÜKKASİM
KAYNAKÇA
EŞTÜRK, Özlem. (2006). TÜRKİYE’DE LİBERALİZM: 1983-1989 TURGUT ÖZAL
DÖNEMİ
http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/kutuphane/turkiyedeliberalizm_1983
1989.pdf .
ŞEYHANLIOĞLU, Hüseyin. (2014). Siyasal Muhafazakârlığın Temel İlkeleri
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/991213 .
SERTER, Gencay. (2018). Türkiye’de 1980 Sonrası Neo Liberal Dönemde İktidar-Mekân
İlişkisi
ve
Muhafazakâr
https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12575/68755 .
Kentin
İnşası
https://tr.wikipedia.org/wiki/Muhafazak%C3%A2rl%C4%B1k#:~:text=Daha%20belirgin%20
bir%20anlamda%20ilgili,korunmas%C4%B1n%C4%B1%20savunan%20siyasi%20bir%20g
%C3%B6r%C3%BC%C5%9Ft%C3%BCr.
