Parlamenter Sistem ile Yarı Başkanlık Sistemini İngiltere ve Fransa Üzerinden Karşılaştırılması

Parlamenter sisteme göre; Bir ülkede bakanlar kurulu parlamentonun onayı ile iş başına
geçiyorsa yani yürütme yasamanın içinden doğuyorsa orada parlamenter sistem vardır.
Yarı Başkanlık sistemine göre; Yürütme gücü halk tarafından seçilen devlet başkanı ile
meclis güvenine dayanan hükûmet başkanı arasında paylaşılır. Fiili olarak ise yürütmenin başı
devlet başkanındadır.
İngiltere’de parlamenter sistemin uygulanması
Tecrübeye ve uygulanabilirliğe dayalı olarak uzun yüzyıllarda gelişen bir yapı olan birleşik
krallık siyasal sistemi, cumhuriyet olmayan bir demokrasi örneğidir.
Birleşik krallık ile ilgili olarak sıklıkla dile getirilen en temel özellik yazılı bir anayasaya
sahip olmama ve bu durumdan kaynaklanan esnekliğin varlığıdır. Birleşik krallıkta devlet
kuruluşlarının yapısı ve yetkileri ile vatandaşların haklarını belirleyen ve yazılı olarak kaleme
alınan tek bir kaynağın varlığından ziyade; farklı zamanlarda oluşan ve oluşmaya devam
edene pek çok yazılı kaynakla birlikte, uzun yıllardır uygulanan ancak yazılı kural altına
alınmamış örf ve adetlerin de anayasa statüsünde korunması vardır. Parlamento resmi olarak
uymak zorunda olmadığı bu kurallara teamül olarak uyar. Birleşik krallık siyasal sisteminin
en temel özelliği rejimin parlamento egemenliğine dayanmasıdır. İki meclisli olarak varlığını
sürdüren parlamentoda, avam kamarası siyasal egemenliğin kullanıcısıdır. Avam
kamarası, tarihsel gelişim içinde, doğuştan kazanılan ayrıcalıklar temelinde şekillenen ikinci
meclis aleyhine yasama yetkilerini genişletmiştir. Meşruiyetini genel oy ilkesine dayalı
demokratik seçimlerden alır. Hükümet avam kamarası içinden çıkar. Dolayısıyla sert
kuvvetler ayrılığı söz konusu değildir. Başbakan ve kabine parlamentoya karşı hem bireysel
hem de ortaklaşa, istisnai bazı durumlar hariç sorumludur. Yani parlamento tarafından
görevlerine son verilebilir. Ancak bu yetki, genellikle çoğunluk hükümeti çıkaran birleşik
krallık siyasal sisteminde çoğunlukla işlevsiz durumdadır.


Anayasal özellik olarak birleşik krallık üniter bir yapıya sahiptir. Ancak üniter sistem
içerisinde yönetsel birim olarak yerel idarelere ve 1997’den beri yerel parlamento ve
meclislere merkezden yetki devri söz konusudur. Ancak bu durum devletin üniter niteliğini
değiştirmez. Yerel yönetimler önemli işlevler yerine getirmekle beraber; merkezi hükümete
bağlıdırlar. Mali özerklikleri olmadığı gibi yetkileri anayasal garanti altına alınmış da değildir.
Bölgesel parlamentolara yetki devri de anayasal olmaktan ziyade, siyasal bir durumdur. Yani
Amerika Birleşik Devletleri örneğindeki federal sistemlerdeki gibi federal devlet ile federe devletleri karşılıklı olarak bağlayan anayasal bir kural değildir. Birleşik krallıkta yüksek
mahkeme görevi, 2009 yılına kadar lordlar kamarasına aitti.
Bu tarihten sonra ise lordlar kamarasından ayrı bir yüksek mahkeme oluşturulmuştur. Ancak
yargının hükümetten tam bağımsız olarak çalışmasını sağlayacak olan yüksek mahkemenin,
birleşik krallığın, anlattığımız siyasi özellikleri nedeniyle pratikte bir anayasa mahkemesi gibi
görev icra etmesi mümkün gözükmemektedir. Birleşik krallık anayasal monarşisinde
hükümdarın yürütme gücü ortadan kalkmakla beraber sembolik olarak bazı rollere
sahiptir. Monarşi, devleti ve onun birliğini temsil eder. Aynı zamanda kilisenin başı ve silahlı
kuvvetlerin başkomutanıdır. Ancak hükümdar kanun yapamaz, vergi toplayamaz, kamu
kaynaklarını harcayamaz. Parlamentonun kendisine resmi görevlerinden dolayı tahsil ettiği
bütçeyi harcar ve kişisel servetinden dolayı vergi öder.
Görüldüğü gibi birleşik krallık siyasal sistemi içinde taç’ın temsil ettiği güç parlamenter
sistemlerdeki sembolik devlet başkanlığına karşılık gelir. Yürütmenin başıdır ancak
parlamentoya karşı bireysel ve ortak siyasal sorumluluk hükümdara ait değildir. Gerçek
siyasal yetkiyi elinde bulunduran başbakan ve kabinesine aittir.


Birleşik krallık siyasal sisteminde en önemli ve en güçlü siyasi kurum kabine, en güçlü
figürün de başbakan olduğu söylenebilir. Bunun temel nedeninin uygulanan seçim sisteminin
dar bölgede çoğunluk esasına dayanması ve bu nedenle çoğunlukla tek parti hükümetlerine
yol açmasıdır. Sıkı parti disiplini de buna eklenince yasama-yürütme ayrılığının yerini
çoğunluk hükümetinde kuvvetler birliği almaktadır.
Parlamento egemenliği doktrinine dayalı birleşik krallık ’ta parti-hükümeti sisteminin
içselleştirdiği güçlü kabine, güçlü başbakan olgusunun seçilmiş diktatörler üretmemesinin
kökenleri arasında güçlü bir sivil toplumun varlığı gösterilebilir. Birleşik krallık ’ta çıkar ve
baskı grupları devletten/hükümetten bağımsız olarak yüzyıllardır faaliyet göstermektedir.
Siyasi yelpazenin solunda veya sağında iyi örgütlenmiş, faaliyet gösterdiği alanı iyi tanıyan
siyasi ve bürokratik karar alıcılarla kurumsallaşmış ilişkiler oluşturan çok sayıda çıkar ve
baskı grubu vardır.

Yarı başkanlık Sistemi’nin Fransa’da uygulanması ise
Fransız siyasal sistemi incelediğimizde, Fransa’nın uzun ve birçok değişik uygulamayı
içeren son birkaç asırlık siyasal tecrübenin etkisiyle şekillendiği söylenebilir. Bu
bağlamda Fransa’da 1789 ihtilalinden bu yana yaşanmış on beş anayasal rejim olduğu
belirtilmelidir. 
Fransa tarihindeki bu rejimler; mutlakiyet, anayasal monarşi, parlamenter cumhuriyet ve yarı
başkanlık gibi çeşitli tiplerde ortaya çıkmıştır.
1789’dan günümüze çeşitli anayasal deneyimler yaşayan ülkede 1958 yılından bu yana 5.
Cumhuriyet anayasası yürürlüktedir.

Cumhuriyet Anayasası’na (1958) bakıldığında dikkati çeken özellikler olarak;

Güçler ayrılığının varlığı,
Güçlü bir yürütmenin tesisi ve
Âdem-i merkeziyetçiliğe kayan bir üniter devlet yapılanmasının varlığı gösterilebilir.
Fransa’da parlamento iki meclisi bir yapıyı ifade eder. Bu yapılar; diğerine göre daha fazla
yetkiyle donatılmış olan halk tarafından seçilen vekillerden oluşan millet meclisi ve daha çok
yerel yönetimleri temsil eden Senato’dur.
Yasama organlarından ilki olan millet Meclisi’ne seçilebilme yaşı 23, seçmen yaşı ise 18’dir.
Millet meclisi üyeleri genel oyla, tek adaylı, tek dereceli ve iki turlu çoğunluk esasına
dayanan seçimlerle beş yıllık süre için seçilmektedir. Fransa’da yedek milletvekilliği
uygulaması bulunmaktadır. Seçmenler, bir adaya oy verdiklerinde onun yedeğini de seçmiş
olurlar. Fransa’da bakanların milletvekilliği (aynı anda hem milletvekili hem bakan
olunamaz.) Düştüğünde ya da başka bir sebeple bir milletvekilinin koltuğu boşaldığında
yedek milletvekili, onun yerini alır.
Seçimlerde bir adayın ilk turda seçilebilmesi için salt çoğunluğu elde etmesi gerekir. İlk
turda bu şartı sağlayan aday çıkmazsa, ikinci tur seçimler yapılır. İkinci tura, birinci turda
geçerli oyların %12,5’unu alan adaylar katılır ve herhangi bir çoğunluk ve baraj olmaksızın en
fazla oyu alan aday seçilmiş sayılır. Seçimlerin iki turlu çoğunluk sistemine göre yapılması
siyasal aktörleri yakınlaşmaya, kaynaşmaya ve uzlaşmaya itmektedir. Bu
durumun müzakereci bir demokrasi anlayışını geliştirdiği söylenebilir.

Fransa’da milletvekilliği seçimleriyle ilgili olarak vurgulanması gereken önemli bir diğer
nokta, seçimlerin dürüstlüğü ve açıklığını korumak amaçlı olarak seçim kampanyalarında
kullanılan finansmanın sınırlandırılmasıdır. 
Ayrıca adaylar seçimlerde %5 oy almaları halinde de yapmış oldukları seçim harcamalarının
belli bir bölümünü hazineden alabilmektedir.
Fransa’da yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyen makam anayasa Konseyi’dir. 
Cumhurbaşkanı, senato ve milli meclis Başkanı’nın üçer üye atadığı anayasa komisyonunda
üyelik dokuz yılla sınırlıdır. Ancak eski cumhurbaşkanları, yaşam boyu üye statüsünde
anayasa Konseyi’ne atanabilirler. Anayasa konseyine başvuruda yetkili kişiler;
cumhurbaşkanı, başbakan, parlamento başkanları, 60 senatör veya milletvekilidir.
Fransa’da bir tür rasyonelleştirilmiş parlamentarizmden söz edilebilir. Bu doğrultuda
yürütme organı güçlendirilmek istenmiş ve bununla ilgili olarak bir yandan yasama alanındaki
birçok yetki yürütmeye devredilerek parlamentonun yasama alanı daraltılırken; diğer yandan
da yasamanın yürütmeyi denetleme gücü azaltılmıştır.
Fransa’da yasama alanının anayasa tarafından sınırlandığını belirtmekte fayda vardır. Bu
bağlamda Anayasa’da belirtilen alanlar dışında kalan konular yürütmenin tekelindedir ve
yürütmenin düzenleme yetkisine girmektedir. Fransa’da 1958’den itibaren güçlü bir yürütme
yaratma düşüncesiyle hareket edilmiş, parlamentonun denetleme fonksiyonları oldukça
azaltılmıştır. Yürütmenin asıl yetkili kanadı olan cumhurbaşkanına karşı yasamanın bir
denetleme mekanizması bulunmamaktadır.
Fransız siyasal sistemini diğer sistemlerden ayıran en belirgin özelliklerden biri de
yürütmenin etkili kanadı olan cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesidir ki bu yüzden
sistem yarı-başkanlık olarak adlandırılmaktadır. Buna ek olarak, cumhurbaşkanının yanında
bir başbakan ve kabinenin bulunması, cumhurbaşkanının parlamentoyu fesih yetkisinin
bulunması ve cumhurbaşkanının elindeki referandum yetkisi sistemin belirleyici özellikleri
olarak göze çarpmaktadır. Fransa’da cumhurbaşkanı en fazla iki dönem üst üste olmak üzere
her bir dönemi beş yıl olan süreyle, iki turlu genel oy ve çoğunluk sistemine göre halk
tarafından seçilmektedir.
İki dönem üst üste cumhurbaşkanlığı yapan bir kişi bir dönem ara verdikten sonra yeniden
cumhurbaşkanlığına aday olabilmektedir. Fransa’da cumhurbaşkanı adayı olabilmek için
seçilebilme yaş sınırı 23’tür. 23 yaşını dolduran ve seçim şartlarına haiz olan her Fransız vatandaşı, yerel veya merkezi yönetim organlarına seçimle gelmiş 500 kişinin önerisiyle ve
anayasa komisyonunun uygun bulmasıyla cumhurbaşkanı adayı olabilmektedir. Tıpkı
milletvekilliği seçimlerinde olduğu gibi cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de seçim
kampanyaları ve bu kampanyaların finansmanı ile ilgili sıkı düzenlemeler vardır. Ayrıca yine %5’in üzerinde oy alan her aday seçim harcamalarının %50’sini hazineden alabilir.

Vatana ihanet dışında eylem ve işlemlerinden sorumlu tutulamayan cumhurbaşkanı siyasal
manada sorumsuzdur. Cumhurbaşkanı parlamentodan geçen yasaları veto edebilir ancak bu
geciktirici bir veto yetkisidir. Keza ikinci görüşme sonrasında değişmeden gelen yasayı kabul
etmek zorundadır. Cumhurbaşkanı’nın meclisi feshedebilmesi de önemli bir diğer yetkidir.
Ancak bir meclis bir yıl içinde iki defa dağıtılamaz.
Ayrıca cumhurbaşkanı anayasada kendisine tanınan olağanüstü yetkileri kullandığı sırada da
meclisi feshedemez.


Yürütmenin iki kanadı olan hükümet ve cumhurbaşkanı arasındaki ilişkiler farklılık
gösterebilmektedir. Millet meclisini oluşturan çoğunluğun durumuna göre başbakan ve
cumhurbaşkanın ayrı partilerden olması durumu mümkündür.
Bu ihtimal zayıf gözükse de 5. Cumhuriyet tarihinde 3 kez gerçekleşmiştir. Somut olarak bu
ihtimaller yaşanmadan önce yapılan olası yorumlar sistemin kilitleneceği ve kaotik bir ortam
oluşacağı yönündeydi ancak sistem bu durumda da rüştünü ispatlayarak, işlevini
sürdürmüştür.
Fransa’daki siyasal partileri ise tek bir yapısal özellikle açıklamak zordur. Kimi partiler çok
gevşek yapılı olabilirken kimileri de çok disiplinlidir. Bu partilerin büyük bölümü kısa ömürlü
ve esnek olmalarından dolayı her bir partinin birbiriyle tekrar birleşmesi, yeniden
yapılanmaya gitmesi veya bir arada var olabilmesi mümkündür. Özellikle sağ partilerin
sıklıkla isim değiştirmesini, kapanıp açılmalarını görmek olağandır.

KAYNAKÇA:
https://www.turkcebilgi.com/yar%C4%B1-ba%C5%9Fkanl%C4%B1k_sistemi
https://tv-english.club/articles-en/discover-great-britain-en/government-of-england/
https://tarihibilgi.org/fransa-cumhuriyetinin-anayasal-duzeni/
https://fr.wikipedia.org/wiki/Article_16_de_la_Constitution_de_la_Cinqui%C3%A8me_R%C3%A9pub
lique_fran%C3%A7aise
https://tarihibilgi.org/buyuk-britanya-ve-birlesik-kralligin-anayasal-sistemi-uzerine/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir